Örgü örmek kadar basit ve masum bir şey nasıl olur da savaşla ilişkilendirilebilir diye sorabilirsiniz. Bu iki olgunun ilk bakışta göründükleri kadar birbirinden uzak olmadıkları ortaya çıktı! İnanmayacaksınız ama örgücüler İkinci Dünya Savaşı döneminde bildiğimizden çok daha fazla yer aldılar.
Cephedeki askerlere sıcak tutacak aksesuarlar sağlamak gibi anlaşılabilir bir işlevin yanı sıra, örgücüler çok daha ciddi bir görev olan “sessiz” savaş görevini de yerine getirmiş, ipler ve iğnelerle casusluk yapmışlardır. Gizli mesajlar, şifreler ve hayati veriler onların narin ellerinden çıkan ürünlerde gizliydi. Savaşın çalkantılı ve karanlık döneminde örgü örmek sadece kadınlar için değildi. Çocuklar, hastane koğuşlarındaki hastalar, yaşlılar, birçoğu şu ya da bu nedenle kurşunların altındayken vatanlarını savunamayanlar söz konusuydu. Böceklerden ilham alan mühendis, su kanadı şeklinde fantastik bir gemi yarattı Örme kumaşın örülmesi iki tip ilmeğin dönüşümlü olarak kullanılması anlamına geldiğinden, örücüler bu tiplerin belirli bir dönüşümünü kullanarak çok gizli bilgileri doğrudan ürünün kumaşına şifrelemeyi öğrendiler. Sadece doğru çevrelerde bilinen belirli bir şablon veya standart oluşturdular. İlk bakışta son derece sıradan ve zararsız görünen örme eşya, aslında onlarca ve yüzlerce hayatı kurtarabilecek ya da mahvedebilecek bilgiler taşıyordu. Örgü örmenin kanlı İkinci Dünya Savaşı sırasında bu kadar yaygın ve popüler olmasının nedeni budur. Kadınlar sadece ev işlerine değil, aynı zamanda rahatlatıcı ve çok faydalı örgü örmeye, vatan savunucuları için sıcak çoraplar, eldivenler, süveterler ve atkılar yapmaya, onlara çok uzaklardan bile evlerinde hoş karşılandıklarını, sevildiklerini ve önemsendiklerini hatırlatmaya mümkün olduğunca fazla zaman ayırmaya teşvik edildi. Kadınlar halka açık yerlerde büyük gruplar halinde toplanarak askerleri için kıyafet örerlerdi. Ancak bu ‘büyükannelik’ mesleği çoğu zaman casusluk için sadece bir kılıftı.
Bunu paylaş: