Antarktika’yı çevreleyen ve Güney Okyanusu’na giren soğuk denizler bilim insanları tarafından uzun süredir izlenmektedir. Deniz tabanında çok sayıda özel metanla beslenen mikro organizma keşfedildiğinde, gazın endişe verici miktarlarda üretildiği anlaşıldı. Ancak şu anda ne kadar metan salındığını ve gaz rezervlerinin ne olduğunu kimse bilmiyor.
Metanın bir sera gazı olduğu bilinmektedir. Karbondioksit ile birlikte gezegenimizin ısınmasını artırır, bu nedenle atmosfere girmesi son derece istenmeyen bir durumdur. Ekolojistler metanın karbondioksitten daha tehlikeli olduğunu düşünmektedir. Doğal süreçlerin yanı sıra insanlar tarafından da havaya yayılır. Ancak bilim insanlarının Antarktika kıyıları da dahil olmak üzere önemli miktarlarda metan salındığını öğrenmelerinin üzerinden çok uzun zaman geçmedi. Antarktika kıyılarındaki metan sızıntılarının ilk işaretleri 2011 yılında bilim insanları tarafından tespit edildi. Daha sonra, yaşam faaliyetleri sırasında tehlikeli gazı asimile edebilen belirli mikro organizmaların, gazların yüzeye çıktığı bölgelerde yaşadığı ortaya çıktı. Ancak, bilim insanlarına göre, sayıları tüm metanı yakalayıp işleyecek kadar fazla değil – bir kısmı suya nüfuz ediyor ve yüzeye çıkıyor. Oşinograflar metan emen organizma kolonilerini birkaç yıl boyunca izlemiş ve sayılarındaki artışın bile salınan metan miktarındaki artışa ayak uyduramadığı sonucuna varmışlardır. Bunun nedeni Antarktika’yı çevreleyen denizlerdeki düşük su sıcaklıkları olabilir, çünkü organizmaların büyümesi bu tür koşullarda daha yavaş olma eğilimindedir. Böceklerden ilham alan mühendis, su kanadı şeklinde fantastik bir gemi yarattı Bilim insanları Dünya atmosferinin bileşimini gözlemlemeye başladığından beri, atmosferdeki metan miktarı sürekli olarak artmaktadır. 1750’den günümüze kadar atmosferdeki metan konsantrasyonunun %150 oranında arttığı, son 17 yılda ise %9’luk bir artış olduğu bilinmektedir. Elbette havayı soluduğumuzda bu değişiklikleri hissetmiyoruz, ancak bu gaz hala aktif olarak atmosfere giriyor ve sera etkisini artırıyor. Araştırmacılar Antarktika’nın, gezegenin denizlerinde oluşan tüm metanın %25’ini içerdiğine inanıyor. Deniz metanının yanı sıra karada üretilen metan da vardır. Endüstriyel emisyonlar ve hayvancılık çiftlikleri bu sera gazının önemli kaynakları olsa da, gezegende bataklık kütleleri, jeotermal bacalar veya deniz suyu bentik katmanları gibi doğal olarak oluşan pek çok kaynak vardır. Ancak metan döngüsü çok karmaşıktır ve şu anda bilim insanları bu gazın gezegende yılda ne kadar üretildiğini tam olarak söyleyememektedir. Uzmanların kararlı olduğu tek konu, atmosfere giren metan ile bunun ayrışması arasındaki dengenin bozulmuş olmasıdır. Geçmişte atmosfere giren metan – kaynağı ne olursa olsun – bir süre sonra ozon ve oksijenle tepkimeye girerek yok olurken, günümüzde birikme süreci yaşanmaktadır. Birkaç on yıl önce metan kullanımına katkıda bulunan doğal süreçler artık artan miktarla başa çıkamıyor. Bu çerçevede, Güney Okyanusu’nun deniz tabanında ilave metan kaynaklarının keşfedildiği haberi elbette endişe vericidir.
Bunu paylaş: