İnsanların her 10 dakikalık konuşmada yaklaşık beş kez güldüğünü biliyor muydunuz? Ayrıca diğer insanlarla birlikteyken gülme olasılıkları, yalnız olduklarında gülme olasılıklarından 30 kat daha fazladır. Kahkahayı komik bir şakaya verilen yüksek sesli bir tepki olarak düşünmek yaygındır, ancak çoğu durumda normal sosyal etkileşimin yinelenen bir özelliğidir. Aşağıda bilim insanlarının mizahın doğasını nasıl açıkladıklarını anlatıyoruz.
İngilizler ne düşünüyor?
Londra’da yaşayan sinirbilimci Sophie Scott kahkahayı araştırıyor. Çoğu durumda kahkahanın keyfi bir eylemin sonucu olduğunu söylüyor. İki rengi vardır: gönüllü ve spontane. Keyfi kahkahalar, sohbetin sorunsuz bir şekilde akmasına yardımcı olan sosyal bir şok emicidir; spontane kahkahalar ise özellikle esprili bir sözün ardından patlak verir. Her form beyinde farklı bir ağ kullanır. Spontane kahkaha genellikle beynin eylem planlama ve konuşma ile ilişkili ön ve motor bölgelerinde daha fazla aktivite içerir. Spontane kahkaha, hormonal denge gibi temel fizyolojik süreçleri düzenleyen hipotalamus gibi daha derin yapılarda daha fazla aktivite içerir.
Fotoğraf: Pexels/pixabay.com İnsanlar bu iki tür kahkahayı ifade eden tek tür değildir. Şempanzeler de benzer şekilde hareket eder, diğer şempanzelerin kıkırdamalarına katılmak için daha kontrollü kahkahalar kullanır ve oyun sırasında eğlenceli olaylara yanıt olarak farklı spontane kahkahalar atarlar. İnsanlar spontane kahkahaları keyfi kahkahalardan ayırt etmekte başarılıdır. 2019’da yapılan bir deneyde araştırmacılar, bir şakadan sonra gülmenin o şakayı daha da komik hale getirip getirmeyeceğini test ettiler. Araştırmaya katılanlar, kahkahalarla izlenen şakaları, sessizlikle izlenenlerden daha komik olarak değerlendirerek kahkahanın sosyal durumlar tarafından tetiklendiği fikrini destekledi. Araştırmacılar, kahkahaya karşı duyarlılığın sağlıklı sosyal davranışların bir işareti olduğuna inanıyor. Bir başka yazımızda René Maltet’nin eşsiz mizahı hakkında yazmıştık. Kahkaha bilimi kesin bir sonuca varmaktan uzaktır. İlk olarak, belirli kelimelerin veya sahnelerin neden kahkahaya neden olduğu hala net değildir. Malzemenin beklentilerimizle çeliştiği zaman komik olduğu fikri de dahil olmak üzere birçok teori vardır. Mizahın doğasını araştıran Alman ve Kanadalı bilim insanları aşağıdaki deneyi yapmaya karar verdiler. Birkaç bin kelime ürettiler ve sıradan insanlardan mizahlarını birden yediye kadar bir ölçekte derecelendirmelerini istediler; burada yedi çok komik ve bir hiç komik değil. Anlaşıldığı üzere, çoğu insan en az anlam ifade eden kelimeleri değerlendirdi. Dünyanın dört bir yanından sizi 20. yüzyıla geri götürecek 25 bakkal dükkanı fotoğrafı Fotoğraf: HuyNgan/pixabay.com Bilim insanları, beynin anlamadığımız bir kelimeyi gördüğünde önce anlamını anlamaya çalıştığını ve başarısız olduğunda bir sonraki tepkiyi verdiğini düşünüyor – kahkaha. Bu neden böyle? Eğer bir kelime anlamdan tamamen yoksunsa ve dilimizde mevcut değilse, tek çıkış yolu ona gülmektir. Beyin, ilginç bir macera ve çözülemeyen bir gizem olduğunu düşünür. Ancak her ne olursa olsun, şu anda hiçbir mizah teorisi tatmin edici ve evrensel olarak kabul edilebilir değildir. Ayrıca mizahın ülkeden ülkeye nasıl farklılık gösterdiğini de konuştuk.
Fotoğraf: KELLEPICS/pixabay.com
Kanadalılar ve Almanlar
Bunu paylaş: